Relation of multicenter automatic defibrillator implantation trial implantable cardioverter-defibrillator score with long-term cardiovascular events in patients with implantable cardioverter-defibrillator
1Department of Cardiology, University of Health Sciences, Kartal Kosuyolu Training and Research Hospital, Istanbul, Turkey
2Department of Cardiology, Rize Recep Tayyip Erdogan University, Research and Training Hospital, Rize, Turkey
3Department of Cardiology Hisar Intercontinental Hospital, Istanbul, Turkey
4Department of Cardiology, University of Health Sciences, Adiyaman Training and Research Hospital, Adiyaman, Turkey
5Department of Cardiology, Ataturk University Yakutiye Training and Research Hospital, Erzurum, Turkey
Northern Clinics of Istanbul 2019; 1(6): 40-47 PubMed ID: 31180377 PMCID: PMC6526984 DOI: 10.14744/nci.2018.69335
Full Text PDF

Abstract

INTRODUCTION: To test the hypothesis that multicenter automatic defibrillator implantation trial (MADIT) - implantable cardioverter-defibrillator (ICD) scores predict replacement requirement and appropriate shock in a mixed population including both primary and secondary prevention and long-term adverse cardiovascular events.
METHODS: The study has a retrospective design. Patients who were implanted with ICD in the cardiology clinic of Atatürk University Faculty of Medicine between 2000 and 2013 were included in the study. For this purpose, 1394 patients who were implanted with a device in our clinic were reviewed. Then, those who were implanted with permanent pacemaker (n=1005), cardiac resynchronization treatment (CRT) (n=45) and CRT-ICD (n=198) were excluded.
RESULTS: A total of 146 patients (98 males, 67.1%) with a mean age of 61.1 (±14.8) years were recruited. The median follow-up time was 21.5 months (mean 30.6±25.9 months; minimum 4 months, and maximum 120 months). The median MADIT-ICD scores in the patients were 2. MADIT-ICD scores were categorized as low in 15.1%, intermediate in 57.5%, and high score in 27.4% of patients. Accordingly, MADIT-ICD scores (1.29 [1.00–1.68], p=0.050), hemoglobin (0.86 [0.75–0.99], p=0.047), and left ventricular ejection fraction (EF) (0.97 [0.94–0.99], p=0.023) were determined as independent predictors of major adverse cardiovascular events in the long-term follow-up of ICD-implanted population.
DISCUSSION AND CONCLUSION: In this study, we showed that there was an independent association of long-term adverse cardiovascular events with MADIT-ICD score, hemoglobin, and EF in patients implanted with ICD.


İmplantable Cardioverter Defibrilatör implante Edilmiş Hastalarda MADIT-ICD Skoru ile Uzun Dönem İstenmeyen Kardiyovasküler Olaylar arasındaki ilişki
1Kartal Kosuyolu Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kardiyoloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
2Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Araştırma ve Eğitim Hastanesi, Kardiyoloji Kliniği, Rize, Türkiye
3Kardiyoloji Bölümü Hisar Kıtalararası Hastanesi, İstanbul, Türkiye
4Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kardiyoloji Bölümü, Adıyaman, Türkiye
5Atatürk Üniversitesi Yakutiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kardiyoloji Kliniği, Erzurum, Türkiye
Northern Clinics of Istanbul 2019; 1(6): 40-47 DOI: 10.14744/nci.2018.69335 PMID: 31180377

GİRİŞ ve AMAÇ: Primer ve sekonder koruma amaçlı ICD implante edilmiş karışık popülasyonda, daha önce geliştirilmiş bir skor olan MADIT-ICD skorunun uzun dönem istenmeyen kardiyovasküler olayları tahmin etmesinin yanısıra replasman ihtiyacı ve doğru şoklama gibi istenmeyen klinik durumların tahmini açısından etkinliği ve bağımsız risk faktörlerinin olup olmadığı araştırıldı.

YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışma retrospektif olarak dizayn edilmiştir.2000-2013 yılları arasında Atatürk üniversitesi Tıp Fakültesinde cihaz implante edilmiş 1394 hasta taranmıştır. Bu amaçla pace maker (n=1005), kardiyak resenkronizasyon tedavisi CRT(n=45) ve CRT-ICD(n=198) takılan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların MADIT-ICD skoru parametreleri ışığında (BUN>26 mg/dl, fonksiyonel kapasite>2, atriyal fibrilasyon, yaş>70, ve QRS süresi>120) hastalar düşük, orta, ve yüksek riskli gruplara ayrıldı. Tüm nedenlere bağlı ölümler, replasman ihtiyacı, Doğru ICD şoklama sıklığı ve bunların tümü majör istenmeyen kardiyovasküler olaylar (MACE) kaydedildi.
BULGULAR: Yaş ortalaması 61.1 (± 14.8) yıl olan toplam 146 hasta [98 erkek,% 67,1] çalışmaya alındı. Ortalama 21,5 ay (oratama 30.6±25.9 ay; minimum 4 ay, maximum 120 ay) takip edildi. Hastaların ortalama MADIT-ICD skoru 2 idi. %15.1 düşük, %57.5 orta ve %27.4 yüksek MADIT-ICD skoru olarak categorize edildi. Buna göre MADIT-ICD skoru(1.29 (1.00 – 1.68), p=0.050), hemoglobin(0.86 (0.75 – 0.99), p=0.047), ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu(0.97 (0.94 – 0.99), p=0.023) ICD takılmış popülasyonda uzun dönem istenmeyen kardiyovasküler olayların(MACE) tahmininde bağımsız prediktörler olarak belirlendi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışmada ICD implante edilmiş hastalarda MADIT-ICD skoru, hemoglobin ve EF ile uzun dönem istenmeyen kardiyovasküler olaylar arasında bağımsız bir ilişki olduğunu gösterdik. Ayrıca bu skorlama gibi basit bir skorlamanın hem primer koruma hemde seconder koruma amacıyla ICD implante edilmiş yüksek riskli hasta popülasyonunda sadece MACE tahmininde değil replasman ihtiyacı ve doğru şoklama sıklığı gibi istenmeyen klinik olayların da tahmininde kullanılabileceğini gösterdik.